EDİTÖR TUNCA UZUN İLE SÖYLEŞİ
-Bize kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Pelin Kara?
- Pelin Kara kimdir sorusuna cevabım kim olduğunu arayan ararken de renklerin büyüsün de
kaybolan, sezgilerinin derinliklerinde farklı pelinler bulan melankolik bir ressam diyebilirim.
-Resim yaparken müzik dinler misiniz?
-Duygularını zirvede yaşayan birinin müzikten beslenmemesi imkânsız gibi geliyor. Sadece
resim yaparken değil tüm günümü müzik dinleyerek ya da mırıldanarak geçiririm.
-Boş bir tuvalin önünde oturduğunuz andan itibaren nasıl bir süreç geçiyor?
Resim ile ilgilenmeyenlere anlatır mısınız?
-Resim yapmaya başlamadan önce boş tuvali şövaleye koyar bazen günlerce gelir gider
tuvali izlerim, palete boyayı sıkıp fırçayı elime aldığım an zaten resim bitmiştir benim için.
Günlerce boş duran tuvali izlerken sadece kafamda bitmiş resmi tuvale aktarmaktır yaptığım.
- Önemli bir detay daha söylemeliyim, resim yaparken yanımda kimseyi istemem. Bu
sebepten atölyede Grup çalışmalarında resim yapmaktan ziyade yaptırmayı tercih ederim.
-Resim yapmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
Konuşmaya başladığım andan itibaren resim yapmaya başladım, kendimi sözcüklerle
ifade edemediğimi anladığımda resim benim için bir dile dönüştü.
-Sanatınızdan bahseder misiniz?
Genel olarak figür çalışmayı tercih ediyorum ve kendimi doğanın bir parçası olarak
gördüğüm için resimlerimde doğayı olduğu gibi değil karakterle bütünleştirerek
resmediyorum.
Aslın da benim resimlerimde ruhsal dünyamın doğa ve tabiat algısı tanımlanan
sınırları kabul etmiyor.
-Gelecekteki planlarınız nedir?
Sanatı sadece dört duvar arsında değil doğayla iç içe sanatsever ve sanatçılarında
olabileceği bir sanat köyü kurmak.
Hangi kurumlarda resim eğitimi aldınız?
İki yıl moda tasarım eğitimi aldım, devamında moda tasarımları yaptım resim
sürecimdeki eğitimler bununla beraber birçok ressamın atölyesinde devam etti.
-Sizce eğitim bir sanatçının sanat hayatında ne derece önemlidir? Bir ressam
yaratıcılığını ve tekniğini nasıl geliştirebilir?
Ebetteki her alanda olduğu gibi eğitim resim alnında da önemli bir etken, ben resim
yapma sürecimde alabileceğim ve ulaşabileceğim eğitim imkânlarını bireysel olarak
her durumda değerlendirmeye çalıştım. Benim için doğada ve kendimde gördüğüm,
hissettiğim her şey eğitim sürecinin bir parçası.
-Sizi resim yapmaya yönelten nedir?
Beni resim yapmaya yönelten bir etken yok çünkü resim yapma duygusu sürekli
hissettiğim ve nefes alıp vermek kadar ihtiyacını duyduğum bir gereksinim.
-Resimleriniz ile insanlara neler iletmek istiyorsunuz?
Resimlerimde insanlara bir iletim kaygım yok, sadece içimden geçenleri resmetmek
duygusu var. Bu duygudan çıkan sonucun insanlarda yarattığı etkiyi önemsiyorum
ebetteki.
-Hangi sanatsal akımlardan etkilendiniz?
Beni en çok etkileyen Ekspresyonizm ve Sürrealizm akımlarıdır.
-Hangi akımı temsil ettiğinize inanıyorsunuz?
Ekspresyonizm ve Sürrealizm.
-En sevdiğiniz renk? Neden?
Mavi rengi seviyorum, benim için özgürlük ve huzur verici.
-Sadece yağlı boya çalışmaları mı yapıyorsunuz?
Yağlıboya benim vazgeçilmezim fakat anlık duygu aktarımı gerektiğinde sulu boya
yaparım.
-Sizi etkileyen sanatçılar kimler?
Etkilendiğim sanatçılar Salvador Dali, Frida Kahlo ve Michelangelo
-Neleri resmedersiniz?
Özellikle kadın bedenini resmederim. Birleşemeyen parçalardan oluşur resimlerim,
bu parçalar beden bütünlüğünde birleşmiş gibi görünseler de doğadan etkiler içerirler
asla birleşemeyen parçalar aynı zamanda bir bütünü temsil eder ve bu bütün
bedendir.
-Neler size esin verir?
İnsanda acı, hüzün ve öfke duygusu oluşturan mevsim, mekânlar, doğaya ait
parçalar, olaylar, rüyalar ve insanlar benim için esin kaynağıdır ama en çok müzik.
-Bir olayı / konuyu resmetmeye değer kılan nedir?
İçindeki acı hüzün, öfke ve özellikle haksızlık varsa resmetmeye değerdir. Çünkü bu
durumlar bende büyük bir tepki yaratır.
-Kaç tane sergi açtınız?
Birçok karma sergi, çalış taylar, uluslararası festival ve fuarlar. Farklı illerde on kişisel
sergi, TRT de belgeselde yer alan resimlerim oldu.
- ilk açtığınız sergi size neler hissettirdi?
İnsanların resimlerimi incelemeleri benim için heyecan verici olmuştu.
-Ressam olarak kendinizi geliştirmek için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Resmin oluşumunda ve istediğim şekillerin, parçaların bütünlük sürecinde
malzemelerin kullanımlarını etüt ederek istediğim sonuçları almakta sürekli yeni
teknikler geliştirmeye çalışıyorum.
Bu süreçlerde yeni tekniklerin yanı sıra resmi oluşturan her bir şeklin duygu bağlarını
eskiz çalışmaları ile görerek gelişimime katkıda bulunmaya çalışıyorum.
-Gençlere ressam olmalarını önerir misiniz?
Gençlere ressam olmalarını değil resim yapmalarını öneriyorum. Ressam olmak
önerisinde bulunsam bile o istek ancak resim yapınca ortaya çıkar. Ressam
olmasalar bile hayatlarına resim yapmayı katmalarının vereceği olumlu katkı çok
fazla olacaktır.
-Ressam olmak nasıl bir şeydir?
Ressam olmak hayatınızda on parmağınız varsa on birincisi fırçanız, hayatınızda aile
ve arkadaşlarınız varsa bile en yakın dostunuz tuvaliniz ve boyalarınız olmasıdır.
Ressam olmak aynı zamanda altıncı duyu organınızın olması gibi bir şey.
-Zorlukları ve kolaylıkları nelerdir?
Zorluğu hayatın koşullarından kaynaklanan durumlardan resim yapmadığım zaman
kendimi mutsuz ve eksik hissetmem.
Birçok problemi başka açılardan da görebilmemi sağladığından hayatıma kolaylık
sağlıyor.
-Yapay zekâ tabanlı görsel programlarının geldiği seviyeye bakarak bu konu
hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yapay zekâ ile yapılmış olan bir çalışma çizim niteliği taşıyabilir ama insan duygusun
ve emeğinden yoksun kaldığından sanat değeri taşıyacağını düşünmüyorum.
-Kendi kendine resim yapmak öğrenilebilir mi?
Ebetteki öğrenilebilir önemli olan bu süreçte doğayı insanı duyguyu evreni
gözlemlemek ve bunları resmetme kaygısını içinde taşımak.
"Resim yapmak istiyorum ama fırçayı elime almadım, çöpten adam bile
çizemem" diyen kişilere ne öneriyorsunuz?
Bu sözlerle atölyeme gelenlere hiçbir kuralı düşünmeden duygularını çocukça ve
sınır tanımadan tuvale aktarmalarını önerdim ve sonuca kendileri bile inanamadılar.
Çünkü sanat hangi alanda olursa olsun insanın kendini özgür bırakması ile olur.
-Okullarda resim dersleri çok az oluyor, sizce yeterli mi değil mi?
Maalesef okullarda resim dersleri az olduğu gibi boş ders olarak görülüyor. Resim
derslerinin çocuklar için çok önemli ihtiyaç olduğunun anlaşılması umudundayım
-İdeal bir atölye nasıl olmalıdır.
-Yani ideal bir atölyeden bahsetmeden önce ressam için ideal atölye nasıl olmalıdır ona
bakmak lazım diye düşünüyorum. Ben bu soruyu her kes için değil benim için bir atölye nasıl
olmalıdır diye tanımlamak istiyorum. Çünkü atölye her kişi ve yaptığı sanat için değişkenlik
gösterir ve doğal olanda burudur.
-Benim için atölye iç dünyamdaki duygu derinliklerini resmedebileceğim ve ona bu resmi
yapabilmeyi sağlayacak konforu ve huzuru verecek mekân olmalıdır. Bu mekânın herhangi
bir kavram ile sınırlandırılmasını ben doğru bulmuyorum.Ben kendi adıma oluşturmuş olduğum atölye ortamında bu konforu bana verdiği kadar
beraber çalıştığım katılımcı arkadaşlarında aynı duyguları yaşadığını görmekten mutlu
oluyorum. Bunun nedeninin atölye ortamını oluştururken genele hitap etmeye dayanan
kaygıyı taşımamasındandır. Çalışma yaptığım mekânı oluştururken kendi karakterimi ve
tarzımı yaşayan bir ortam olmasını tercih etmemden kaynaklandığını düşünüyorum, çünkü
daha öncede bahsettiğim gibi ben resmi yaparken yalnız olmayı tercih ediyorum.
-Yalnız olmayı sadece kendi resmimi yaparken tercih ediyorum, bunun dışında paylaşıma
önem veriyorum elbette, bu paylaşım için atölye ortamı önemli.
-Ben bu paylaşımı hobi veya yeni teknikler geliştirmek amaçlı çalışma grupları ile yapıyorum.
İdeal bir atölye bana yalnız çalışırken kendi resmimi yapabileceğim ortamı sağladığı gibi
resim çalışmaya ve öğrenmeye gelen katılımcılarında bu taleplerine cevap verecek ruha
sahip olması gerektiğini düşünüyorum. İşte bu noktada atölye ortamının kendi iç dünyamı
samimi yansıtan donanım ve ruha sahip olması çok önemli bir etken.
-Bu durumu kendi atölyemden tanımlamalarla anlatacak olursam, atölyemin isminden
başlamak isterim. Atölyemin ismi Mavi Atölye. İşte isimde bile mavi rengin benim için
anlamının atölye ile bütünleşmesini istedim. Atölye için bahçe ortamı ile bütünleşmiş mekân
tercih ettim, bunun en önemli nedeni sadece iç mekân olması beni sınırlar ve doğadan
kopma duygusu yaşatır. Atölyenin olduğu binayı tercih ederken 1950’li yıllarda yapılmış
Ankara’nın eski ruhunu ve zarafetini taşıyan ve maalesef şu anda sayısı azalmakta olan Eski
Ankara Apartmanların dan birisini tercih ettim. Bunun nedeni benim için ideal atölye
yaşanmışlık ve hikâyesi olan eski dönemlerin ruhunu taşıyan mekânlarda olmalı. Güzel bir
tesadüfe dayalı olarak atölyemin olduğu binanın ismi Mavi Apartman ve rengi de Mavi
-Aslında birçok iç ve dış mekân atölye imkânlarını bize sunuyor önemli olan sanatını icra
edecek olan sanatçının atölyeyi bir mekânla sınırlandırmayıp bu kavramı daha geniş daha
özgür daha çeşitli görebilmesidir.